28 Mayıs 2008 Çarşamba

Amerika'dan Bakmak

Sifre çözücü:’’project democracy’’

Amerikadan Bakmak


Ülkelerin varlıklarını sürdürmek için gelistirdikleri stratejiler vardır.Açıkca belirtilen stratejiler oldugu gibi gizli olarak yürütülen stratejiler de vardır.Bu durum tabiki tüm ülkeler için gecerlidir ve son derece normaldir.Ülkelerin bu gizli stratejilerini öğrenip,ona göre stratejiler belirlemek de ayrı bir stratejidir…
Günümüzde ABD tarafından uygulanmak istenen ‘Yeni Dünya Düzeni’ kavramı, özellikle 3.sınıf ülkeler ve tüm dünya için ilgilenilmesi gereken bir kavram olmustur.
Amerikanın milli cıkarları için insan hakları,demokrasi,din özgürlüğü… bahaneleriyle birçok devlet aniden düşman ilan edilmektedir.Yürüttükleri faaliyetler ve propagandalar,düsman ilan edilen devleti dünyaya karsı yalnız bırakabilir!acıkcası dünyadan izole edilebilmektedir.Afganistan ve Irak örneklerinde oldugu gibi…Ayrıca örneklerin yavaş yavas da coğalacağı düsünülmektedir…
Basta da belirttiğimiz gibi Amerika yeni bir dünya düzeni kurma pesinde…Bunu da acıkca belirtmekteler.İlk önce ‘Büyük Ortadoğu Projesi’’yle baslayan sürec;’’Ortadoğu,Afrika,Orta Asya,Güney asya,Orta ve Güney Amerikadaki düzensiz tehditler kapsamında;asırı ideolojiler,terörizm,gerilla faaliyetleri,örgütlü suclar ve iç savaş…’’diye genişletilerek dünyaya sunulmustur…Doğal olarak Amerika’nın el atmadıgı,ilgilenmediği ülke yoktur.Ya özgürlük kisvesi altında yada yukarıda bahsettiğimzi sebepler cercevesinde faaliyetler yürütmektedirler…Yürütülen faaliyetler kavramını biraz daha acarsak;ülkelerdeki sivil toplum kurulusları en büyük yardımcılarıdır.Milli cıkarlarına uymayan devletlerde yönetimi degiştirmek için ilk önce muhalefete yoğun bir sekilde yaklasılır,sivil toplum örgütlerine istedikleri faaliyetleri yürütmek karsılıgında her türlü maddi destek verilir,konferanslar düzenlenir,halk yönetime karsı kıskırtılır…Tüm bunlar sonucunda bazen devrimler,bazen büyük capta isyanlar ve coğunlukla da hükümet istifaları görülmektedir.Amerikanın sivil toplum örgütlerine verdiği bu destek gizli oldugu kadar acıkca da belirtildigi olmaktadır.Bahsettiğimiz bu durumun örnekleri;Nikaragu,Şili,Venezuella ve son zamanlarda SSCB’nin dagılmasından sonra ortaya cıkan devletlerdir.Bu ülkelerin Amerika için anlamı acıktır;İlk olarak arka bahcelerini garanti altına almak ve daha sonra Ortadoğuda stratejik öneme sahip ülkeler de söz dinler yönetimler yaratmak…Fakat her zaman hersey ABD’nin istediği sekilde gitmemiş,mesela cok net olarak Venezuella’da ve birçok ülkede bozguna ugramıslardır…
Amerika’nın ‘Yeni Dünya Düzeni’ konusunu kısaca özetlemek gerekirse;Tek devlet,tek millet kavramının özünü olusturdugu bu düzen ‘Ulus Devlet’lerin sonunu hazırlamaktadır…Yani,içinde Türkiye’nin de bulundugu birçok devlet için aleyhte bir düzen oldugu acıktır.Ülkemizde ve bazı ülkelerdeki etnik kökenleri koz olarak kullanan ABD,devletlerin bütünlüklerini tehdit eder durumdadır.Rusya’da,Türkiye’de,Irak’da,İran’da bu durum acıkca ortaya cıkar olmustur…Bu durum ‘Yeni Dünya Düzeni’ sisteminin uygulanmak istendiğini ve faaliyette oldugun göstermektedir…
Amerika’nın bu konu cercevesinde Türkiye’de yürüttüğü faaliyetler değinecek olursak;ülkemizde son zamanlarda Sivil Toplum Örgütleri hızla coğalmktadır,coğalması da normaldir fakat legal faaliyetler yürüttüğü sürece,dıs servislere calısmadığı sürece…Malesef bu durum ülkemizdeki STK’lerin hatrı saylır bir oranı için gecerli değildir…Ülkemizdeki bu örgütletler;konferaslarla,seminerlerle,düzenledikleri etkinliklerle tüm yurtta faaliyet göstermete ve ekonomik desteklerini aldıkları dıs odaklara hizmet etmektedir.Bu dış odaklar tabiî ki ABD ile sınırlı değildir…Almanya,Türkiyedeki STK’lara yapılan dıs yardımlarda ikinci sırayı almaktadır.Alman ‘Stiftung’ derneği yürüttüğü gizli ve acık faaliyetlerle dikkat cekmektedir.Türkiyedeki demokrasiyle,insan haklarıyla,din özgürlüğüyle yakından ilgilenen bu örgütler,içerdeki yardımcılarıyla hareket etmektedir,birçok yerli örgütle işbirliği içindedirler.Dıs odaklarla işbiriği yapmıs STK’lar sunlardır;ARI Derneği,TESEV,TOSAV,Türkiye Demokrasi Vakfi(TDV),Liberal Düşünce Topluluğu Derneği(LDT) ve İnsan Hakları Derneği(İHD)’dir…Bu Türk dernekleri farklı farklı alanlarda birçok konferan düzelemişler ve düzenlenen bu konferansların fon desteğini NDI;IRI ve STİFTUNG’dan saglamıslardır.NDI,Amerikadaki demokratların,IRI ise cumhuriyetcilerin örgütüdür…Bu iki örgüt elbette sadece Türkiye’de degil,tüm dünyada faaliyet göstermektedir…
George Soros
Uluslararası para piyasasını elinde tutan bu adam tüm dünyada kendi kurdugu örgütle faaliyet göstermektedir…Soros Örgütü de diğer Amerikan örgütleri gibi ülkemizde faaliyet göstermektedir.Türkiyedeki STK’lara destek vermekte,ortak konferanslar düzenlemektedir…George Soros hakkında birçok iddia vardır.En basta,cesitli ülkelerdeki devrimlerden,darbelerden,ihtilallerden,isyanlardan sorumlu tutulmaktadir…
Sonuç;
Görüldüğü gibi Amerika’nın ‘Yeni Dünya Düzeni’ planını gerceklestirmek için tüm dünyada ve ülkemizde faaliyetler yürütmektedir…Sivil Toplum Örgütleriyle işbirliği gerceklestirerek Sivil Örümcek Ağı(WEB) olusturmak istemektedir…Tüm bunlar gizli denemeyecek kadar aşikardır.İnsan hakları,Demokrasi,Din özgürlüğü gibi birçok bahaneyle tüm dünyayı elinde tutan ABD,kurmak istediği sistem için calısmaktadır…
Her yıl yayınlanan raporlarla,bazı devletler hedef gösterilmekte,tehdit edilmekte,bazen uyarılmakta,tüm bunların yanında bazıları da tebrik edilip,alkıslanmaktadır…
Amerika’nın tüm dünyadaki faaliyetlerini farkında olan,karsısında duran,halkı aydınlatmak isteyen insanlara,daha cok yazarlara sonsuz saygım ve sevgilerimle…Allah muvaffak eylesin…

Muhammed Esad Şahin
(04.04.2006)
Kaynak:MUSTAFA YILDIRIM

22 Mayıs 2008 Perşembe

Küreselleşme Ve milli Devletlerin Akibeti

Küreselleşme Ve Milii Devletlerin Akibeti

Günümüzde de varlıgını sürdürmekte olan Ulus-Devletlerin dogusu 1648 Westphalia antlasmasına dayanmaktadır.O güne kadarki devlet anlayısında önemli bir degisiklige sebep olan bu antlasma bilindigi gibi Avrupada meydana gelen 30 yıl savasları sonunda imzalanmıstır.Süphesiz ortaya cıkardıgı en büyük desiklik halkarın egemen oldugu,halkarın üstünde otoritenin bulunmadıgı bir devlet yapısıydı.
1648 Westphalia ve 1789 Fransız İhtilaliyle olusumunu tamamlayan Ulus-Devletler 20.yy’ın sonları ve 21.yy’ın basından itibaren önemli bir sarsıntı gecirmekte oldugu düsünülmektedir.İste bu yazıda Ulus-Devletlerin özelliklerini ve sarsıldıgı iddia edilen yönlerini degerlendirecegiz.
1648 Westphaliadan alıp Ulus-Devletlerin olusum sürecini uzun bir sekilde degerlendirmek meselenin özünü kavramak acısından önemli olsa da ben günümüz konjönktürü ve bu konjönktürün getirdikleri ve götürdüklerini degerlendireceğim...
1.
Ulus-Devletlerin en son sekli itibariyle iki sekli bulunmaktadir;Üniter ve Federal...Birleşmiş Milletlerin 200den fazla devleti bu sekilde dağılmaktadır.
Şimdi bu devletlerin içinde bulundugu dünyadaki değişim süreclerini,bir anlamda konjönktürdeki değişiklikleri degerlendirelim:
20.yy’dan itibaren dünya sistemindeki ve dünya dengelerindeki değişiklikleri ele almak gerekir.1. ve 2. Dünya Savaşları sonrasında yükselişini tamalayan ve artık yüksekte olan ABD ve bir anlamda es anlamlısı olan Liberalizm’in dünyada ne gibi etkiler bıraktıgı ve bu etkilerin Ulus-Devletler üzerinde dogurdugu değişiklikleri süphesiz takip etmek zorundayız.Ve tabiki Milli Devletlerin çözüldüğünü iddia edenlerin neden olarak gösterdikleri en büyük unsur:Küreselleşme...Ne gibi değişkliklere sebep oldugunu degerlendireceğiz.
Meseleye Ulus-Devletlerin meşruiyet kaynaklarını ele alarak başlıyoruz.Şüphesiz Ulus-Devletlerin en büyük dayanağı demokrasi.Teritorist yapılarının halkta olusturdugu etkiyle de sonsuza kadar devam etmek istemektedirler.Zaten en büyük kırılma da bu noktada gerceklesiyor.Neo-liberaller ve küreselleşme yanlılarının iddia ettiği gibi dünyadaki yeni konjönktür Ulus-Devletlerin teritorist yapısını yıkıyor ve bunun sonucunda hakim olma,yönetme alanı anlamında kullanılan teritorist yapı küreselleşmeye karşı çaresiz kalıyor.Zarar gören teritorist yapı Ulus-Devletlerin mali ve siyasi politikalarındaki hakimiyetine de son veriyor ve büyük ölçüde dısarda tutuyor.Küreselleşmenin ortaya cıkardıgı yapı,Ulus-Devletlerin kontrol mekaniması özelliğini dağıttığı gibi olayları seyretmekten ve olaylar karsısında etkilenmekten baska çaresi olmaz hale sokmustur.Örneğin Çok Uluslu Şirketler artık büyük oranda Ulus-Devletlerin kontrolü dısında hareket eder olmustur.Çok Uluslu Şirketlerin bir ülke için kalkınma ve istihdam acısından büyük önem arz ettiği acıkken bu Yöneticileri veya hissedarları himayeniz altına almanız artık cok zordur.Aldıgı kararlarla bir ülkeyi yıkıma götürebilecek güce de sahiptir artık Çok Uluslu Şirketler...Bu durum Ulus-Devletlerin zaten daralmıs haldeki Mali Politikalardaki payını iyice azaltmaktadir.Aynı şekilde vergi politikaları da artık bir takım etkenler dahilinde uygulanır olmustur.
Sosyal Devlet Yapısındaki Bozulma
2.
Ulus-Devletlerin dünya düzenine yerleşiminin hemen ardından dünyada olusan ekonomik yapı,Devletlerin hegoman güç oludugu ve karar serbestliğinin bulundugu bir yapıydı.Karma ekonomi sistemiyle daha da güçlenen bu yapı devletlere milli hasılanın tümünü elde tutma ve istediği gibi degelendirme imkanı tanımaktaydı.Devletler bu haliyle ödemeler ve desteklemelerde tam bir serbestlik halindeydi.Aynı zamanda alt yapı,istihdam ve içtimai meselelerde ise neredeyse tek etkin güç olmaktaydı.Böylece devlet ekonomik hedefler dogrultusunda dilediği gibi doğrudan üretim ve dağıtıma müdehale edebiliyordu.Devletler bu haliyle ekonomik ve sosyal politikaları birleştirip içtimai yapıyı kuvvetlendirerek bir denge olusturmaktaydı.
Bazı devletler arasında uygulamalarda farklılıklar olsa da bu durum artık tüm dünyada kabul edilmiş bir düzendi.Fakat ilk olarak OECD ülkelerinde baslayan aksaklıklar ve değişikliklerle bu düzen sarsılmaya ve artık bir uzlaşı olamktan çıkıyor görüntüsü vermekteydi.
Soğuk Savaşın sona ermesiyle tek süper güç olan ABD ve onun yönetenleri neo-liberallerin istediği düzen buydu kuskusuz.Bu yeni düzen tüm insanlığa ve devletler Küresel pazarlarlardan olusan bir dünya sunmus ve Ulus-Devletlerin mümkün oldugunca bu yapıda etkilenen olmasını saglamıstır.Olusan bu pazarlar Devletlerarası Mali Politikalarla düzenlenmeli denmiştir.Liberaller Devletlerin dünyada olusan bu iktisadi yapıya müdehalesini azaltarak ve hatta tamamen kaldırarak halkların üstlerindeki bir anlamda korse olan baskıyı atacaklarına inanmaktaydılar.Bu yeni gidişat sayesinde sosyal politikaları zayıflamıs bir devletin halkına ne kadar sadakat duygusu asılayabileceği ve bir birlik olusmasını sağlayabileceği tartışılır olmustur.
Milli devletlerin çözülmesi aşamalarının en önemli ayağı olan sosyal devletin çözülümü halklar üzerinde yaratılmak istenen psikolojiyi de göstermeye yardımcı olmaktadır.
İstenen Ne,Devletler Üstü Yapılar Mı?
3.
Oluşan bu yeni yapının nelere sebep olacağı kimse için netlik kazanmamıstır.Kavram olarak ve işleyiş olarak toparlanamayacağı darbeler alan Ulus-Devletlerin yerini daha küçük yapılar mı yoksa Devletler üstü yapılar mı alacak belli değildir.Bu iki seçeneğin yoksa diye ayrılmalarına ragmen birbirlerinin sebepleri olacağı kuvvetle muhtemeldir.Etkinliği azaltılmış bu devletler bölgesel veya küresel bir güç olmak istiyorlarsa şüphesiz iktisadi veya siyasi birliklere girmek zorundadırlar.En olmadı tüm dünyada Ulus-Devlet yapısının zarar görmesine ragmen her nasılsa zarar görmeyen devletlere yaranmak zorundadırlar.
Bugün tartısılmayacak sekilde dünyanın benimsediği liberalizm,Soğuk Savaş döneminin bitiminden bu yana dünyayı istediği gibi yönetmektedir.Milli Devlet yapısındaki sarsılmalar,artık çok belli olan millet şuurundaki bozulmalar büyük bir kesim tarafından alkıslanıp ödüllendirilmek istense de hiç de küçük olmayan bir grup tarafından da hoş karşılanmamaktadır.Liberallerin dar ve basit bir düşünce olarak nitelediği Milliyetciliği benimseyen bu kitlelerin dünyanın bugünkü düzeninde geride kaldıgını farketmesi gerekmektedir.Olusan bu yeni yapının ise zamanla kendisini tamamen bitireceğini de bilmelidir.
Milli Devletler yıkılmamalıdır elbette fakat bugünkü yapısı gibi sahte bir anlayısla değil.Gücünü aldığı demokrasinin en orijinal halini uygulayarak ve halkına milletin bir parcası oldugu kadar özgür bir insan oldugunu hatırlatarak,hissettirerek...



Muhammed Esad Şahin
(11.07.2007)

Kaynak:Jurgen Habermas